Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi, yani İstanbul sözleşmesi kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddete karşı devletlere sorumluluk yükleyen bir uluslararası insan hakları sözleşmesidir.

Bu sözleşme Avrupa Konseyi tarafından desteklenmektedir ve Avrupa’daki devletler tarafından resmi olarak tanınmaktadır. Sözleşmenin dört temel ilkesi ise şu şekilde:

  • Kadına yönelik ve aile içi şiddetin her türlü önlenmesinin sağlanması;
  • Şiddet mağdurlarının korunması;
  • Suçların kovuşturulması;
  • Ve suçluların cezalandırılması ve kadına karşı şiddet ile mücadele alanında bütüncül, eş güdümlü ve etkili işbirliği içeren politikaların hayata geçirilmesidir.

Sözleşmenin İstanbul Sözleşmesi olarak adlandırılmasının sebebi ise 11 Mayıs 2011’de İstanbul’da imzaya açılmış olmasıdır. Temmuz 2020 itibariyle Avrupa birliği ve 46 ülke tarafından imzalanmıştır. İmzalayan ülkelerden 32’si bu sözleşmeyiı onaylamıştır.

12 Mart 2012’de ilk imzalayan ülke Türkiye Cumhuriyeti olmuştur.

Neden Önemli?

Uluslararası insan hakları sözleşmesi ve uluslararası hukuk sözleşmelerinde kadınlara yönelik ve aile içi şiddeti önlemek amacıyla birçok madde bulunmaktadır ancak İstanbul Sözleşmesi kapsamı ve denetim mekanizması bakımından diğer sözleşmelerden ayrılmaktadır.

Ayrıca mağdurun haklarının korunmasına yönelik tedbirlerin cinsel yönelimi ne olursa olsun ayrımcılık yapılmadan uygulanmasını garanti eden ilk sözleşme, İstanbul Sözleşmesi‘dir.

Sözleşme kapsamında ”kadına yönelik şiddet” olarak tanımlanabilecek geniş aeylemlere yer verilmiştir. Örneğin ister kamusal ister özel alanda meydana gelsin, kadınlara yönelik fiziksel, cinsel, psikolojik ve ekonomik, acı ve ıstırap veren veya verebilecek olan, cinsiyete dayalı her türlü eylem veya bu eylemlerle tehdit etme, zorlama, keyfi olarak özgürlükten yoksun bırakma, bunlardan birkaçıdır.

Genel hatlarıyla sözleşme ise şu şekilde:

Önleme

Taraf olan devletler,

  • Sözleşmede bahsedilen her türlü şiddeti önlemeye yönelik yasal düzenlemeleri ve tedbirleri sağlayıp mağdurların ihtiyaçlarını karşılayacak ve kültür, töre, din, gelenek veya sözde “namus” gibi kavramların şiddete gerekçe olarak kullanılmasının önüne geçecektir.
  • Şiddet çeşitlerinin ve şiddetin çocuklar üzerindeki etkisi hakkında halkın farkındalığını arttırıcı kampanya ve programları çeşitli kuruluşlar ile işbirliği ile yaygınlaştırıp uygulayacaktır.
  • Tüm eğitim seviyelerinde kadın ve erkek eşitliği, klişelerden arındırılmış cinsiyet rolleri, saygı, şiddete başvurmadan tartışma, kadınlara yönelik şiddet ve kişilik bütünlüğüne saygı gibi konularda öğrenme kapasitesine göre müfredat sağlayacaktır.
  • Mağdurlar ve şiddet uygulayıcılarıyla ilgili çalışan kadroların şiddetin önlenmesi ve tespit edilmesi, kadın erkek eşitliği, mağdurların ihtiyaçları ve haklarının yanı sıra ikincil mağduriyetin önlenmesi konularında eğitimini sağlayacak veya bu eğitimi güçlendireceklerdir.
  • Aile içi şiddet uygulayanlar için şiddete başvurmamayı öğreten eğitim programları oluşturulmasına veya desteklenmesine yönelik yasal veya diğer tedbirleri alacaklardır. Özellikle cinsel suç işleyenlerin suçu tekrar etmemeleri için eğitim programları sunacak ve destekleyecek yasal düzenleme yapacaktır.
  • Özel sektörü, bilişim sektörünü ve medyayı kadına şiddeti önlemek ve kadın onuruna saygıyı arttırmak için politikaların oluşturulup uygulanmasına ve kendi kendini düzenleyici standartların belirlenmesine teşvik edecektir.

Koruma

Taraf olan devletler,

  • Şiddet mağdurlarını ve tanıkları, yargı birimleri, savcılar, kolluk kuvvetleri, yerel yönetimler ve diğer kurumlarla işbirliği yaparak yeni bir şiddet eyleminden koruyacaktır.
  • Alınacak tedbirler şiddet mağduru kadınların güçlendirilmesini ve ekonomik bağımsızlığını kazanmasını, çocuk mağdurlar dahil hassas konumdaki insanların ihtiyaçlarının giderilmesini amaçlayacak olup bunun için mağdurların şikayette bulunup bulunmadığı tedbir kararını bağlamayacaktır.
  • Mağdurlara, özellikle kadın ve çocuklara, kalacak güvenli yer sağlamak üzere uygun, yeterli sayıda kolayca erişilebilir barınaklar oluşturmak ve mağdurların yardımına önceden hazırlanmış bir biçimde koşmak üzere gerekli yasal ve diğer tedbirleri alacaklardır.
  • Tüm şiddet mağduru kadınlara ve çocuklarına uzmanlık gerektiren kadın destek hizmetlerini sağlayacak ve bu yönde gerekli düzenlemeleri yapacaklardır.

Yargılama/Kovuşturma

  • Taraflar risk içeren durumlarda mağduru veya risk altındaki kişiyi korumak için şiddet failini uzaklaştırma yönünde yasal tedbirleri almalıdırlar.
  • Taraflar, soruşturma süresince mağdurun cinsel geçmişi ve davranışlarıyla ilgili detayların davayla ilgili olmadıkça dahil edilmemesini sağlayacak yasal düzenlemeleri yapmakla yükümlüdür.
  • İmzacı devletler, yargı süreci boyunca mağdurun çıkarlarını gözetecek yasal tedbirleri almalı ve iç hukuk kurallarının izin verdiği şekilde mağdurun hukuki destek sağlamalıdır.

Bütüncül Politikalar/Destek Politikaları

  • Yukarıda belirtilen tüm tedbirlerin kapsamlı ve koordineli politikaların bir parçası olmasının sağlanması ve kadına karşı şiddete karşı bütüncül bir mukabelede bulunulmasının temin edilmesi.
  • Taraflar toplumsal cinsiyet konusunda hassasiyet gerektiren politikalar yürütmelidirler. Kadın erkek eşitliğine ve kadınların güçlendirilmesine ilişkin politikalarını yaygınlaştırmalı ve uygulamalıdırlar.
  • Konu, kapsamlı ve koordineli olarak ele alınmalı, mağdurun hakları alınan tüm tedbirlerin merkezine konularak hükümet kuruluşları, ulusal, bölgesel ve yerel parlamentolar ve yönetimler, ulusal insan hakları kurumları ve sivil toplum kuruluşları gibi, ilgili tüm aktörler çözüme dahil edilmelidir.
  • İmzacı devletler, bu alanda çalışan devlet dışı aktörler ve sivil toplum örgütleri de dahil olmak üzere, kadına şideti önleme çalışmalarını maddi olarak desteklemelidir.

Kaynakça:

Avrupa Konseyi

Wikipedia

CEİD